4 Eylül 2012 Salı

Aslı Enver - Elele Dergisi -Röportaj

               


                                                              ASLI ENVER ; 

                     "İNSAN KENDİ OYNADIĞI DİZİYİ İZLERKEN DUYGULANIR MI? 

                      DUYGULANIYORMUŞ..."                       




ASLI ENVER | ELELE DERGİSİ RÖPORTAJ

-Hayatına İngiltere'de devam etseydin, yine oyuncu olur muydun?
AE:Hiç bilmiyorum,müzikle ilgileniyor olurdum herhalde.Çünkü sonuçta öyle bir yola bulaşmıştım.Demek ki sanatla bir şekilde ilgilenecekmişim.
-Şu anda İngiltere senin için ne ifade ediyor?
AE:Büyüdüğüm yer,arada özlediğim yer.Özleyip giderim ama 1 hafta sonra sıkılırım ve Türkiye'ye evime dönsem derim.Master için ya da altı aylığına b
elki gider kalırım ama bir ömür orada geçiremem."Londra benim evim" diyemiyorum.Ama yemeklerini özlerim,zaten oldukça da iştahlıyım.
-Gençlik dizisinden ağır bir dramaya geçiş yaptın.Endişelerin oldu mu hiç?
AE:Beş senelik bir zaman diliminden bahsediyoruz.Ben üniversiteye yeni başlamıştım.Kavak Yelleri vardı,üniversite bitti,iki sene geçti,Kavak Yelleri hala devam etti.Zaten belli bir olgunluğa erişmiştim artık Kavak Yelleri'nde.
-Senaryo ilk eline geçtiğinde ne geçti aklından?
AE:Aslına bakarsanız,uzun bir süre çalışmayı düşünmüyordum.Ara vermek istiyordum.
Çalışmaya niyetim olmadığı için sadece "Bu neymiş?" diye okumaya başladım.Hala aklım fikrim gezmekteydi çünkü."Kavak Yelleri"nde yaz-kış çalıştığımız için tatilimiz olmuyordu ve ben ciddi ciddi ara vermek istiyordum artık.İşte öyle bir zamanda senaryo geçti elime."Suskunlar"ın senaryosu hayatımda okuduğum en güzel işlerden biriydi.Böyle bir şeye,"Hayır,ben çalışmayı düşünmüyorum" denemezdi.Yanlış bir karar olurdu.
-Böyle ses getiren ,etkileyici bir dramada yer almak nasıl bir tecrübe oluyor senin için?
AE:Şu an çok içindeyim."Şöyle bir tecrübe" diyemiyorum.Çok mutluyum,olduğum yerden ve çalıştığım arkadaşlarımdan;dört erkeğin içinde tek kız olmama rağmen.Ve setin çoğunluğu da erkek.Geçen sene öyleydi en azından.Ama ben hiç sıkıntı çekmedim.İlk 1-2 hafta sadece,"Dedikodu yapacak kimse yokmuş!" dedim ama ondan sonra o kadar tatlı arkadaşlığımız oldu ki.Onların arasına çok güzel kaynaştım.
-"Suskunlar"ı izlerken,insanın bazen boğazı düğümleniyor.Sen izlerken neler hissediyorsun?
AE:Çok utanarak söylüyorum ama insan kendi oynadığı diziyi izlerken duygulanır mı?Duygulanıyormuş.İzlerken çok mutlu oluyorum.Çok doğru yerlere,çok güzel mesajlar gidiyor.Muhteşem bir senaryo ama çocuklar bu kadar inandırıcı oynamasaydı,belki bugünkü yerinde asla olmazdı bence.
-Oynadığın karakter seni zorluyor mu?Çünkü iki erkek arasında kalma durumu da söz konusu...
AE:Aslında ben iki erkek arasında kalan bir kadını oynuyor gibi hissetmiyorum.Farklı bir duygu o.Biri çocukluk aşkın,yıllar sonra çıkıp geliyor...Ama başka bir tarafta çok sevdiği ve değer verdiği arkadaşı da değil,sevgilisi de değil,bir yandan da her şeyi bir adam var.Aynı zamanda bir İbo'ları da var,ona da aynı şekilde çok düşkün.Mahalleye de çok sahip.Bu yüzden iki erkek arasında kalan değil de,başka türlü bir muhasebeleri olan bir kadın gibi geliyor bana daha çok.
-Eğitimli bir oyuncu olmanın faydalarını ne şekilde görüyorsun?
AE:Bilincim farklı çalışıyor bir kere.Ama bu sadece eğitimle de olmuyor.Sen eğer becerebiliyorsan eğitimle birarada daha içgüdünü ve tekniklerini doğru yönlendirmeyi öğreniyorsun.Eğitim çok fazla şey kattı tabii ki.Bir anda ne olduğumu şaşırmadım!

(Röportajın bir kısmı ilk kez ! )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder